Friday, April 10, 2009

mutlu son yok

insan hep bir şeylerin peşinde, sanki o olursa hayatımız mutlu, mesut, güven içinde, rayında ve tıkırında devam edecekmiş, huzura kavuşacakmışız gibi. sorulan sorulara en iyi cevaplar verilmiş, artık yeni sorular sorulmayacakmış gibi. iş bulmak, ev bulmak, birini bulmak, birini elde etmek, tek taş yüzük almak, evlenmek, ev döşemek, çocuk doğurmak, bir fikri gerçekleştirmek, bir projeyi bitirmek, kitap yazmak, kitap bastırmak, hayranlık, ödül kazanmak, bir sınavı vermek, mezun olmak, iyileşmek, atlatmak, kurtulmak, unutmak, barışmak, ikna etmek, tatile gitmek, vize almak, yeni bir şehre taşınmak, bir yere gitmek, bir yere dönmek... ben artık, sonunda, umarım anladım ki mutlu son yok. yaşamın kolay ve eğlenceli bir şey olması gerektiği fikrini de atmalıyım kafamdan. bu çaba, bu huzursuzluk, tatminsizlik, özlemler, endişeler, korkular, şüpheler hep sürecek. arada bir nefes gibi, teneffüs gibi mutlu, anlamlı (anlamlı olup olmadığını düşünmek akla gelmeyecek kadar anlamlı) anlar, zamanlar olacak. insanlar, yerler olacak. böylece devam edebileceğiz huzursuz yaşamımıza.

yoksa mutlu son yok. iyi ki de yok. bu yolculuğa anlam verebilecek bizden başka kimse de yok. o yüzden artık bir şeylerin olmasını beklemeyi, bir şeylerden, birilerinden medet ummayı bırakmak gerek. hayatta en önemli şey insanın tek başına, sağlam durabilmesi.

benden şimdilik bu kadar.

No comments: