Tuesday, July 07, 2009

Kader

Bugun Hrant Dink davasindaki tanigin ifadesini okurken, kaderin ne demek olabilecegini dusundum. O tanik hanim, isminin gazetelerde belirecegini, saniklarla benzer kafa yapisina ve goruslere sahip kimselerin, hatta saniklarin azmettiricilerinin hedefi olabilecegini bile bile, korkusuzca taniklik yapmis. Sonra soyle dedim: Bu tanigin kisiligine sahip birisi, karsisina boyle bir olay ciktiginda, boyle davraniyor. Bir denklem gibi bir sey bu. Birini iyi tanidiginizda da degisik durumlar karsisinda ne tavir alabilecegini kestirebilirsiniz ya. Bu tanigin Hrant Dink’in ofisine yakin calismasi, Dink’in vurulmasina sahit olmasi tamamen tesaduf. Sahit oldugu olaya tepkisi ise tesaduf degil, aslinda ozgur irade de degil, kendi kontrol edemedigi, karar vermedigi bir seye, oldugu insana boyun egis. Cunku baska turlu davransa ici rahat etmeyecek, kendine ihanet etmis olacak. Hayatin karsimiza cikardigi olaylara ve insanlara tepkimiz, bizi iyi taniyanlarin malumudur aslinda. Kendimizi biliyorsak, bizim de.

1 comment:

Nongo said...

Hayatı zaten olayların kendisi değil, olaylara verilen tepkiler belirler, ki özgürlük, yani şartlara boyun eğmeyiş de budur. İnsanın vicdanına boyun eğmesi gibi birşey sözkonusu olamaz bence. Özgür irade olmadığını savunmak, bunun değerler sisteminin bir parçası olduğunu düşünüp, aslında o değerlere tutsaklıktan kaynaklanan bir davranış bütünü olarak görmek tutsaklıktır, zira o zaman insanın içinden gelenlerin zaten bir noktada düğümlenip, bağımsızlığı ortadan kaldırdığını itiraf etmek gerekir ki, korkutucu bir düşünce. Bana kalırsa, insanın dünyevi şartlara ve toplum pazarlıklarına değil de, içinden gelen, doğru yanlışı tanımlayan 'şeyler'in etkisi altında hareket etmesi çok daha özgürleştirici. Öbür türlüsü, dünyeviliklerin esiri olup da buna kulp takmaktan başka birşey değildir (in my humble view derler ya - uyuz oluyorum. niye humble olsun aklım, fikrim yahu. humble'sa sus zaten, di mi ama:) Hosgeldin cicik bu arada. Opuldunuz.