Eğer insanların onu algılayışından bağımsız olarak varolan ve böyle olduğu için de insanların kendilerine söylenenlerin, önyargılarının ve ilk izlenimlerinin ötesine geçip ulaşmaya çalıştıkları bir gerçeklik varsa, onunla birlikte yine insanların kişisel değer yargılarından bağımsız bir değerler sistemi olmalı. Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde ise bunun farkında olduğu halde zayıf karakteri ve çıkarları yüzünden akıntıya kapılıp giden Hayri İrdal'ın hikayesini okuyoruz. Kullandığı alaycı dilden anlıyoruz ki Hayri İrdal tesadüfler sonucu kendini içinde bulduğu durumların saçmalığının farkında, ancak kendini bir türlü bu durumlardan kurtaramıyor. Böylece kendisi çemberin içinde, ama kafası dışarda bir adamın gözünden bütün bir toplumun gerçeklerden uzak hayatına şahit oluyoruz.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü, kendilerine iş yaratmak için kocaman ve karmaşık bir bürokratik yapı kuran uyanık adamların hikayesi, yani bir bürokrasi eleştirisi değil yalnızca. Altın yapmaya çalışan eczacı Aristidi Efendi'den Kayser Andronikos'un hazinesini arayan meczup Seyit Lütfullah'a, Hayri varlığını kendisinin uydurduğu Şerbetçi Elması'nı çalmakla suçlanıp mahkemeyi birbirine katınca ona psikanaliz yapıp büyük sonuçlara varan Doktor Ramiz'den Hayri'yi uzunca bir süre beyhude muhabbetlerle oyalayan kahvehaneye, İspiritizma Cemiyeti'nden Hayri'nin karısı Pakize ve baldızlarına kadar herkes ve her şey, içine kattığı her şeyi sürükleyen renkli ve eğlenceli bir irrasyonelliğe işaret ediyor. Saatleri Ayarlama Enstitüsü gibi bir yapının kolayca kurulup serpilebileceği ortamı yaratan şey işte bu irrasyonellik. İnsanların algılarının bu kadar kolay yönetilebildiği bir yerde başarıya ulaşmak için önemli olan yaptığınız ve söylediklerinizin doğruluğu ve değeri değil, kendinden emin tavrınız. Halit Ayarcı da dahil herkesin kendisine gösterilene, inanmak istediğine ve işine gelene inandığı bu ortamda bir tek Hayri kendini yaşadığı hayata kaptıramıyor, bu sayede de ona dışarıdan bakabiliyor.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü okurken Hayri'nin yaşadığı toplumla bugünkü toplum, Hayri'nin yaşadığı hayatla kendi hayatım arasında birçok benzerlik gördüm. Nasıl kitapta pek sözü edilmese de kurulduğunu anladığımız cumhuriyet bu irrasyonelliğe karşı çaresiz kaldıysa, kitap yazıldığından beri aradan geçen yıllar da pek bir şeyi değiştirmedi. Böyle bir toplumda insanın doğru bildikleriyle tutarlı yaşaması çok güç olduğundan, Hayri'nin buhranları pek çoğumuza yabancı gelmeyecektir.
No comments:
Post a Comment