Michael Haneke’nin geçen yıl pek çok ödül toplayan filmi Aşk, aşkın hayatı yönlendiren diğer güçler karşısındaki çaresizliğini anlatıyor. Sanki aşk, ancak kendi kimliğine ve egosuna herhangi bir tehdit görmeyen bir kişinin, kendisi gibi biriyle karşılaştığında sürebileceği bir keyiftir. Kimliğinize ve egonuza dışarıdan ya da karşınızdaki kişiden ve onunla ilişkinizden bir tehdit algıladığınız anda, huzurunuz kaçar. Hatta algıladığınız tehdidin karşınızdakiyle hiçbir ilgisi yoksa bile (filmdeki kadının yaşadığı gibi bir sağlık sorunu ya da işinde problemler yaşayan bir kişi) karşınızdaki kişinin size kıyasla iyi durumuna bakıp içerleyebilirsiniz. Bunun tam tersi de doğrudur: Karşınızdaki kişinin güçsüzlüğü ve size bağımlılığı başta güvenlik duygusu ve rahatlık verse de, çok geçmeden ona olan hayranlığınızı kaybeder, sıkılmaya başlarsınız.
Bu, insanın kendini başkalarıyla kıyaslayıp kendi durumunu çevresindekilerin durumuna göre değerlendirmesinden, yani hepimizin sık sık içine düştüğü rekabetten ve hissettiğimiz geride kalma ve kıskançlık ya da zafer ve tatmin duygularından farklı bir şey. Aşık olduğunuz kişiyle doğrudan rekabet içine girmezsiniz, onu talihi ve başarıları yüzünden kıskanmazsınız ya da bir konuda ondan üstün olduğunuz için açıkça övünmezsiniz. Sizi huzursuz eden, aşkın gerçek bir saflıkla ve huzurla devam edebilmesi için gerekli olduğunu varsaydığınız dengenin bozulması ihtimalidir. Aşk, aynı yakın arkadaşlıklarda olduğu gibi, bir denge işidir. Bu denge her gün yeniden kurulur ve herkesin yerinde sağlam durması gerekir. Her birey hem hayatta önem verdiği şeylerin (aşık olduğu kişi dahil) arkasında durmalı, hem de kendisiyle ve önem verdiği şeylerle (aşık olduğu kişi dahil) ilgili algılarının kolayca değişmesine izin vermemelidir. Yani ancak kendine güvenli, “tam” bireyler arasında sağlıklı bir aşk ilişkisi kurulabilir. İnsanın serinkanlı olması, olamadığı zamanlarda bilinçli bir çaba göstermesi gerekir. Bu yüzden aşk, ne başında, ne de ileriki safhalarında sadece duygularla ilgili bir şey değildir.
1 comment:
Çok güzel çözümlemişsin.'Aşk'bir dengesizlik hali değil,idealize edilmiş bir 'denge arayışı' aslında.
Post a Comment