Thursday, September 16, 2010

Zaman

Bir yerden ya da hayatındaki her hangi bir şeyden ayrıldığında, bir dönem kapandığında, sanki bir ülkenin kıyısından kayıkla denize açılmış gibi oluyorsun. Her geçen gün o kıyıdan uzaklaşıyorsun, kıyı ufaldıkça onunla arandaki deniz kütlesi büyüyor. Bazen deniz çırpıntılı oluyor, bazen bir çarşaf gibi sakin, ufukta o gitmek istediğin yer görünmüyor. Sen daha kıyıdayken yolculuğun böyle olacağını bilseydin, belki ayrılmak daha zor gelirdi. Ama şimdi alışmak o kadar zor gelmiyor. Artık o kıyıda değilsin; ne kendini, ne çevrendekileri oranın birimlerine göre ölçüyorsun.

Bir taraftan da anlıyorsun ki artık her ne karar veriyorsan, telafisinin olmayabileceği bir yaşa gelmişsin. Belki verdiğin kararların hepsi sonunda en iyisine çıkmayacak, iyi ki bunu böyle yapmışım, bak sonunda ne iyi oldu demeyeceksin. İnsanlar hiç de olağanüstü hayatlar yaşamıyorlar, senin de öyle olağanüstü bir hayat yaşayacağın garanti değil.

Bunu biliyorsun da, yine de kararlarından hiç birine toz konduramıyorsun. Henüz.

No comments: