İnsan kötü huylarının, alışkanlıklarının, beceriksizliklerinin sırf kendisinde olmadığını, normal durumlar olduğunu öğrenmekten hoşlanır da, yetenekleriyle, ilgi alanlarıyla ve “potansiyeliyle” benzersiz olduğunu düşünmeyi sever. Sanırım pek çoğumuz özel insanlar olduğumuzu ve yaşadığımız hayattan daha özelini hak ettiğimizi düşünüyoruz ve bunu düşünen binlerce kadından biri olduğumuzu öğrenmek, daha baştaki varsayımımızı çürüttüğü için rahatsız edici.
Mesela ben geçen hafta bir yaratıcı yazı kursuna başladım ve benim gibi otuz kişinin (çoğu kadın) daha kursa katıldığını gördüm. Demek ki kursa katılmak özel olmak için yeterli değil, kursta çok çaba harcamalıyım ki gerçekten farklı şeyler yazabileyim. Başta varsaydığımdan hep daha çok çalışmam, daha çok adım atmam gerekiyor. Yılmadan devam edebilenler de yapmak istedikleri şeyleri yapabiliyorlar. Hem bir şeyi gerçekten istiyorsanız yılmazsınız, inat edersiniz. Eğer inat etmiyorsanız da aslında yeterince istemediğinizi anlamış olursunuz ve o fikri aklınızdan çıkarır, dikkatinizi başka alanlara yöneltirsiniz.
Kısacası bizim gibi durumundan şikayet edip daha iyisini hak ettiğini düşünen çok insan var ve gerçekten özel ve farklı olup olmadığımızı anlamanın tek yolu, denemek. Gerçeği öğrenmek tabii ki yürek istiyor, ama farklı biri olmanın, farklı bir şeyler yapabilmenin ilk koşulu cesaret! Çeyrek hayat, yolun yarısı, yaş kaç olursa olsun geç değil, ama hemen bir şeyler yapmak gerekiyor.
No comments:
Post a Comment