Sunday, December 18, 2011

Laf anlatmaya çalışmanın boşunalığı üzerine

Yirmi yedi küsur yıllık hayatımda sonunda şunu anladım: Bir insana anlamak istemediği bir şeyi anlatamazsınız. Bu genel bir kuraldır ve anlatmak istediğinizin ne olduğu hiç önemli değildir. Neden sesinizi duyuramadığınız da önemli değildir: Söyledikleriniz karşınızdakinin işine gelmiyor ya da söylediklerinizi kabullenemiyor olabilir. Karşınızdakinin duygu, düşünce ve algılarını değiştirmek sizin elinizde değildir, sözcüklerinizin elinde değildir. Sözcükler gerçeği gösterirler ya da gizlerler, ama onu tek başlarına değiştiremezler.

Peki "sen ne kadar anlatırsan anlat, karşındakinin anladığı kadar" olduğuna göre, hala yazıp konuşmanın amacı nedir? Elimizden geleni yapmış olmak mı, içimizi dökmek mi, zaten bizimle aynı kafada olanlarla dertleşmek mi? Belki de bir yere bir kayıt düşmek, hazır olduğunda aklına gelir de anlar diye.

Bir kere söylenir, daha fazlasına gerek yok. Bu bilgi insana mutluluk vermese de huzur verir, yatıştırır. Kendi sessizliği insana iyi gelir.

No comments: