Sunday, December 16, 2012

Kötülük üzerine

“Schiller'in güzel insanlarında hep böyledir: Son ana dek yüceltirler insanı, son dakikaya dek her şeyi iyiye yorarlar, asla kötülük beklemezler; madalyonun öteki yanını sezinler gibi olsalar bile, söylenmesi gereken sözcüğü kesinlikle söylemezler. Kötüyü düşünmek bile yılgınlığa düşürür onları. Ellerini kollarını sallayarak gerçeği uzaklaştırmaya çalışırlar. Ta ki, yücelttikleri insan burunlarını kırana dek..." Suç ve Ceza, sayfa 57.

(Yaratıcı Yazarlık Atölyesi Egzersizi)
Kötülük çoğu zaman zayıflıktan daha fazlası değildir. Kötüleri anlamaya çalışan insanlar sorarlar kendilerine, bir insan böyle bir kötülüğü nasıl yapabilir diye. Oysa ben kimsenin yaptığı şeye kötülük dediğini görmedim. İnsan bir şeyi yapmak istedi mi, akıl işgüzar küçük bir hizmetçi gibi koşar imdadına, tepsiler içinde bahaneler getirir. İnsan yapmayı istediği şeyin kötülük olmadığına inandırır kendini önce. O bahaneleri buldu mu hiç unutmamalı, onlara inancını kaybetmemeli. Ya da belki büsbütün unutmalı, üzerlerinde hiç düşünmemeli. O zaman en doğrusunu yapmıştım işte, şartlar öyle gerektiriyordu, daha farklı bir karar verilemezdi. Kim olsa aynısını yapardı.
Dışardakiler de kötülüğü gerçek hayatta gördüler mi öyle hemen teşhis edivermeye hazır değiller. Bir de ona sor, kimbilir ne sebepleri vardır derler. Kendini bir onun yerine koy bakalım, daha başka davranabilecek miydin. Helal olsun daha iyisini yapabilene.
Birinin kötü olduğunu, kötülük yaptığını baştan kabul ederek insanın onu anlamaya, yaptığını anlamlandırmaya çalışması en zoru. Belki de kötülüğü anlamlandırmak mümkün olmadığından ona yakın bir şeye başvuruyoruz: Zayıflık.

No comments: